Advert
Advert
Advert

"Benim Canım Öğretmenim"

Çanakkale’nin Biga ilçesinde doğdum ben. Yenice köy adında küçük, sevimli ve hareketli bir köyde büyüdüm.

admin

İlkokul ve ortaokul yıllarımda pek parlak bir öğrenci olduğum söylenemez. Anam hala bana ‘’Oğlum küçükken sen okuma yazmayı bile arkadaşlarından geç öğrendin’’ deyip  alay eder bazen. Hasılı, pek ümit vaat etmezmişim yıllar öncesinde. Ortaokulda ortalama bir öğrenci oldum ve sözel yanımın kuvvetli olmasıyla liseye geçiş sınavlarında Gökçeada Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesini kazandım. (GAAÖL)

Yağmurlu bir pazar gününde ayrıldım memleketimden. Hiç unutmam o kasvetli günü. Anamın gözyaşları yağan bereketten daha hızlı düşüyordu sanki toprağa. Küçüktüm,giderken anlayamadım nasıl bir hayata adım attığımı. Farklı bir yere gitmenin heyecanı bende ağır basıyordu o zamanlar. Babamla Gökçeada’ya birlikte gittik. Sakın yanlış anlaşılmasın babam asla tutmadı elimden. Ben öyle elinden tutulup mektebe bırakılacak çocuk değildim. Küçüktüm ama o zamanlar bile gururluydum. İlk feribotla geri döndü babam ve beni kaderimle, yeni hayatımla baş başa bıraktı. Daha önceleri de söyledim yine diyorum ilkler her zaman çok zordur ve benim için de ilk gece çok zor geçti. Gecenin karanlığıyla birlikte bir hüzün, bir hasret kapladı içimi. Sanırım bu çok cılız bir tabir oldu. İçimi değil bütün hücrelerimi bir hüzün, bir korku kapladı. Nereye gelmiştim ben böyle? Neden gelmiştim ben bu çorak adaya? Kimdi bu etrafımda dolaşan çocuklar. Neden Türkiye’nin her kasabasından bu kadar öğrenci gelmişti bu kadim okula? Memlekette mektep mi kalmamıştı da bir hazan yaprağı gibi savrulmuştuk bu kuş uçmaz kervan kara parçacığına. Mamafih, bütün bu soruların cevaplarını bu okuldan mezun olurken alabildim. Tek bir makul cevap vardı bütün bu sorulara ‘’Kader’…

Her insanın hayatında kırılma noktaları vardır ya işte bu okul da benim kırılma noktalarımdan biridir. İtiraf etmeliyim ki çok zor geçti ilk yılım. Çok zayıflamıştım ve çok zor gelmişti yüzlerce akranım ile birlikte yaşamak. Bütün bunlara sıkı bir disiplin eklenince çok çekip gidesim geliyordu bu okuldan. Lakin bu okuldan kaçmak bile mümkün değildi. Ada’ya ulaşım günde 2 feribot ile gerçekleştirildiği için bütün kaçma planları bile suya düşüyordu. İlk yılımı dişimi sıkarak bitirdim. Buraya kadar kendi hayat hikayemi anlatmış gibi oldum lakin kendimi değil kaderimin bana en büyük armağanı olan sevgili öğretmenimi anlatacağım sizlere. Funda Öğretmenim…

Bir inat uğruna dil bölümünü seçmiştim. Dil derslerim zayıf olsa da çok inat etmiştim ve başaracağıma inanıyordum. Çünkü bir insanı en iyi kendisi tanırmış derler ya beni de en iyi tanıyan kişi bendim. İnat ettim mi asla bırakmam bilirim. Lise 2. Sınıfta hayatım boyunca unutamayacağım ve   annemden sonra bana annelik, ablalık , arkadaşlık, öğretmenlik eden mükemmel bir insanla tanıştım. Onu ilk gördüğüm an hayatımda unutmayacağım biri olduğunu hissettim. Bir insanın gülüşü çok önemlidir benim için ve o samimi gülüşü ilk gördüğüm anda hissettim.Zamanla İngilizce öğretmenimiz olduğu için daha fazla vakit geçirme imkanı bulduk.12 kişilik bir dil sınıfıydık. Azdık ama özdük. Hem tembel hem de çalışkandık. Hem efendi hem de sergüzeşttik. Hem haylaz hem de sorumluluk sahibiydik. Biz ergendik. Bizim ergenlik tavırlarımızı çekecek anamız da yoktu yanımızda babamız da. Biz ne paylaştıysak bu mükemmel insanla paylaştık. Hiç unutamam bizleri doyurmak için çağırdığı Cuma akşamı yemeklerini. Yemekhanenin midemizi ağzımıza getiren o yemeklerinden sonra onun bize yaptığı köfte-patatesler dünyanın en leziz yemekleriydi bizim için. Belki abarttığım kadar iyi değildir lakin o bizimle aşını değil sevgisini paylaşıyordu. Mutfağını değil yüreğini açıyordu bizlere. Küçük bir ev, o zamanlar 7-8 yaşlarında küçük bir çocuk, yeşil bir motorsiklet, mütemadiyen gülümseyen buğday tenli sevimli bir öğretmen hiç eksik olmadı gözlerimin önünden…

Yıllar beklediğimizden çok daha hızlı aktı gitti. Derler ya güzel şeyler yaşanırken değil yaşandıktan sonra kıymetli olur gerçekten doğruymuş. Her düştüğümüzde bizi elimizden tutup kaldıran, ‘’Hocam bugün de ders işlemeyelim, bize üniversiteyi anlatın’’ dediğimizde hepimize güzel bir gelecek umudu aşılayan o mukaddes öğretmen.Her nerede isen sana sonsuz selamlar olsun. Ektiğin o tohumlar büyüdü ve geleceğe ışık saçacak eğitim neferlerine karıştılar.

Şuan düşünüyorum da Funda öğretmenim bize ne öğretti? Funda öğretmenim bize mükemmel bir İngilizce öğretmedi, bizlere mükemmel bir öğretim vermedi belki ama Funda öğretmenim bizlere, bizlerin gönlüne sevgi tohumunu ekti. O tohum zamanla kök saldı yüreğimizde ve kuvvetlendi. Varsın eksik olsun gerisi. Varsın eksik olsun  sevgiden, merhametten, aştan  mahrum olan dahiler. Varsın eksik olsun adaletten, eşitlikten, dürüstlükten mahrum olan aydınlar. Var olsun Funda öğretmenler ve onun gibi adını zikredemediğim binlerce yürekli eğitim neferleri. İsimleriniz unutulsa da fikirleriniz asla unutulmayacak.

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!