Ekonomik Dönemler ve Söylenen Sözler
Boomers kuşağı, çalıştıkları ve yaşadıkları dönemlerde ekonomik açıdan daha istikrarlı koşullarda bulunmuş. Mesela, üniversite eğitiminin yıllık maliyeti sadece 3.000 TL idi. Evin fiyatı ise yıllık maaşın yaklaşık üç katıydı. Böyle koşullarda büyüyen Boomers, günümüzün ekonomik zorluklarını anlamakta zorlanabiliyor. Örneğin, “Benim zamanımda işi işte bırakırdık” sözü, evden çalışma düzenine uyum sağlamaya çalışan gençler için artık yetersiz kalıyor.
Bir başka örnekte, kız kardeşi girişimini ayakta tutmak için günde on iki saat emek harcarken, babasının işsiz arkadaşına “bilgisayarın arkasına saklandığı” yüzünden iş bulamadığını söylemesi dikkat çekiyor. Bu tip ifadeler, günümüz iş dünyasının gerçeğini yansıtmıyor.
Bugünün Ekonomik Zorlukları
Bugün ekonomik şartlar çok farklı. Ortalama çocuk bakımı masrafları, 33 eyalette eyalet içi üniversite harçlarından daha yüksek. Milenyum kuşağı, ev servetinin sadece %4,6’sını kontrol ederken, Boomers kuşağı %53’ünü elinde tutuyor. Ayrıca modern ev fiyatları son yirmi yılda 270.000 TL artış gösterdi. Bu gerçekler ışığında “Para her şey değildir” ya da “Daha çok çalışmalısın” gibi sözler genç nesiller için artık anlamını yitiriyor.
Modern işe alım süreçleri de değişti; algoritmalar, video görüşmeleri ve kişilik değerlendirmeleri artık kaçınılmaz. Bununla birlikte, bugünün çalışanları tarihteki en eğitimli ve üretken nesil olmasına rağmen, ellerinde yeterli servet bulunduramıyorlar.
Tartışılan Sözler ve Anlayış Farkı
Ebeveynlerin sık tekrarladığı bazı ifadeler genç nesiller tarafından eleştiriliyor. Mesela, “Sadece içeri gir ve müdürle konuş” sözü 1975’te işe yarayabilirken, bugünkü güvenlik politikaları nedeniyle sorun yaratabiliyor. Yine “Ne zaman bana torun vereceksin?” sorusu, değişen ekonomik koşulları göz ardı ediyor.
Bu tür sözler genelde sevgi ve deneyim paylaşımı niyetiyle söyleniyor; ebeveynler kendi dönemlerinde işe yarayan bilgeliği aktarmaya çalışıyorlar. Fakat bugünkü zorlukları hafife alabiliyorlar.
Çözüm Yolları
Farklı gerçeklerin beraber var olabileceğini kabul etmek önemli. Kuşaklar arası diyaloglar sürdürülmeli, ama mevcut ekonomik ve sosyal durumlar hesaba katılmalı. Her iki taraf da birbirini anlamaya çalışırsa, ortak bir zeminde buluşmak mümkün.
Bu uçurumu aşmak için samimi bir iletişim şart. Ebeveynler ve çocuklar arasındaki empati, ekonomik zorluklarla birlikte başa çıkmada yolu açabilir. Böylece geçmiş deneyimlerden yararlanırken, bugünün zorluklarına uygun çözümler de üretilebilir.