Futbolu sevmek, futbolu bilmektir taraftarı anlamak. Futbolu sevmeyenler, futboldan anlamayanlar bilmezler “taraftar ne demektir” diye.
Yaz-kış, yağmur-kar demeden insanlar sadece gönül verdikleri renklerin uğruna yol alıyor, fedakarlıkta bulunuyorsa öncelik, onları anlamaktan geçmelidir.
Tuttukları takımı kimin yönettiği önemli değildir. Sahada mücadele eden 11 kişiyi, kendilerinden bir parça görüp arkasında dururlar. Zaman ve para harcarlar. 90 dakika boyunca bağırır, takımlarını desteklerler. Ailelerinden, sevdiklerinden fedakarlık ederler o renklerin uğruna. Taraftar böyle insanlardan oluşur.
Ama taraftar bizim yönetimin anlayışıyla, “Gelsin takımını kuzu kuzu desteklesin. Yendiğimizde sevinsin, yenildiğimizde üzülmesin. Hele de başarısızsak hiç ses çıkarmasın” toplulukları değildir. Taraftar varsa bugün futbol vardır. Eğer taraftar olmasaydı paralı maç kanalları olmazdı. Takımlara kimse sponsor olmaya yanaşmazdı. Lotolar, totolar, bahis sistemleri olmazdı. Futbolculara kimse bu kadar paralar da vermezdi. En önemlisi futbolda zevk namına hiçbir şey kalmazdı.
Çaykur Rizespor’un geçmiş yıllarda Atatürk Stadında oynadığı maçları hatırlayanlar bugün gelinen nokta için çok üzülüyordur. Yıllardır mali disiplin diye tutturan yönetim bir türlü sportif başarı yakalayamazken, taraftarı takımdan gittikçe uzaklaştırmış, en önemlisi şehirden koparan bir noktaya taşımıştır.
Bu takım bir Galatasaray, Fenerbahçe ya da Beşiktaş değildir. Rizespor bir şehir takımıdır. Var mı Süper Liginde başka bir takım, ya da 1. Liginde? Bu şehrin renklerini simgeleyen tek takım Rizespor ise, kimse bu takımı bu şehirden koparmaya kalkamaz. Yukarıdaki 3 takımı bırakın Türkiye’de, Dünyada bile milyonlarca seven insanı bulursunuz. Ama Rizespor’u tutan Rizeli’den başka birini bulamazsınız. Bu gerçeği hala kafasına koyamayan futboldan bihaber insanların eseridir bugün gelinen nokta.
Küfre, kırıp dökmeye elbette karşıyız. Ama bugün 37 taraftarın tribünden uzaklaştırılması, 250’sine sosyal medyada takip kararı çıkması sadece “küfür, hakaret ettiler” ile açıklanacak bir durum değildir bana göre. Bu, geldiklerinden bu yana transferleriyle, seçimleriyle, uygulamalarıyla sportif başarıyı yakalayamamış başarısızların, kendilerini haklı çıkartmaya çalışıp taraftarı sindirmeye çalışmasıdır.
Bu şehrin tek bir takımı var ve bu takıma gönül verenlerin sayısında her geçen gün sizin yüzünüzden azalma olurken, tutup bir türlü egonuzu, kibrinizi bir kenara bırakmadan, insanlara yukarıdan aşağıya bakarcasına o koltuklarda oturarak, başarısızlığınızı kabullenmeden günah keçileri aramayın.
Bu taraftar gelen her futbolcusunu sahiplendi, teknik direktörünü sahiplendi, zamanında sizi bile sahiplendi ama bu taraftarı bu noktaya siz getirdiniz. Onlardan uzaklaşarak, onları sadece “bilet ve paradan ibaret” görerek bu noktaya taşıdınız. Yaptığınız koftiden transferlere milyonlarca lira ödeyip hala “mali disiplin” diyerek bu hale getirdiniz. Egosu tavan yapmış teknik direktörünüze tesisleri, çiftliği haline getirmesine izin verdiğiniz ve başarısızlıklarına göz yumarak her ay tıkır tıkır binlerce lirasını ödeyerek bu hale getirdiniz.
Siz işinizi doğru düzgün yapmadınız ki şimdi eleştirilerden, küfürden, hakaretten dem vuruyorsunuz. A.Ş. haline getirdiğiniz Rizespor’u bir şirket gibi ruhsuzlaştırdınız. Kendir şirketlerinizi iyi yönetiyorsunuzdur Sayın Kalkavan, peki kendi şirketlerinizi her yıl zarara uğratan başarısız bir genel müdürünüz olsaydı ne kadar tahammül ederdiniz? Madem Rizespor A.Ş. ile bir şirket haline geldi, neden başarısızlığın faturasını kendinize ya da getirdiklerinize kesmiyorsunuz da taraftara kesiyorsunuz? Kendinize kesemezsiniz tabii, ne de olsa parayı veren düdüğü çalar.
Son olarak, Rizespor maçlarında stadyumda anonsları yapan sevgili Togay Muratoğlu kardeşimizin de işine yönetim tarafından son verildiğini öğrendik.
Togay, gönlü Rizespor için atan, içindeki Rizespor coşkusunu anonslarıyla tüm stada yansıtan bir kardeşimizdi ama maalesef eleştirdiği için onun da işine son verildi.
Eleştiriyi, muhalif düşünceleri hazmedemeyenlerin bana göre diktatörden farkı yoktur.
