Yarın devletimizin yeni yönetim sistemini belirlemek üzere ilk Meclis Üyelerini ve ilk Cumhurbaşkanını belirleyeceğiz. 24 Haziran 2018 genel seçimleri aynı zamanda partilerimizin ittifaklarla girmiş olduğu ilk seçimdir. Yine bu seçimler aynı anda Parlamentomuzla birlikte Cumhurbaşkanımızı da tercih edeceğimiz ilk seçim olacaktır.
Yani bu seçimlerin neresinden bakarsak bakalım Cumhuriyet tarihimizin en önemli, en kritik ve en büyük seçimini pazar günü hayırlısıyla gerçekleştirmiş olacağız. Yine nereden bakarsak bakalım, İdeolojik bağımlılığı saplantı haline gelmeyen, maceraperest olup heyecan aramayan yani aklı başında olan bizler, her birimiz ayrı ayrı ve çok daha fazla kafa yorup oy tercihlerimizi en doğru olandan yana yapmak mecburiyetinde olduğumuz bir seçimdir.
Bu satırları okuyan tüm dostları biran olsun birlikte düşünmeye davet edip desem ki..! Türkiye'miz 2002 yılından önce olduğu gibi "Yeniden yönlendirilmeye müsait, kuralları önceden ve çoğunlukla dışarıdan belirlenen, kısaca tekrar yönetilebilir bir ülke" olmamız isteniyor. Ne cevap verirsiniz? Kem küm etme da güzel kardeşim! Bu tehlike var mı yok mu cevabın ne olacak? Ona göre düşün ve kararını ona göre ver.
Birde 16 yıldır eski sistemle de olsa, senin gibi, benim gibi biri olan ve her tavrıyla sana ve bana benzeyen, yönetim şekliyle de alışıla gelmiş bütün ezberleri tek tek bozan bir liderle, üstelik de yeni bir sistemle bizden yenden yetki istiyor dersem, ne dersin? İpe un sermeye gerek yok kardeşim. Eleştirecek çok şey seninde var, benimde olabilir ve de vardır. Ama toplamına bakıp kararımızı ona göre verebilmeliyiz değerli kardeşim.
Şayet hala karar veremediysen sana şunu teklif edeceğim; Bir yanda 16 yıl boyunca girmiş olduğu seçimlerde yaklaşık her iki kişiden birinin oyunu almayı başarmış, büyük halk desteğiyle karşımızda duran bir lider var. Diğer tarafta ise, şu geçen süre içerisinde izlediğimiz ve mevcut liderle kıyaslanabilecek, herhangi bir üstün özelliği bulunmayan, aday olurken bile çeşitli güç odakları tarafından yönlendirilmeye eyvallah diyen birileri var. Şimdi soruyorum kardeşim; Atıp-tutma, yalan-dolan, yıkıp-
bozma ve Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun demenin dışında bir lider izlediniz, dinlediniz mi?
İnanın hepsini takip ettim dinledim ve izledim ama bir türlü güven duyamadım. Seni de tatmin edebildiğine inanmıyorum. O halde aklıselim olan herkesin yapması gereken fert fert bizlerin geleceği için, toplumun tüm kesimlerinin ortak geleceği için, ülkemizin bekası ve çıkarları için, manevî değerlerimizin sekteye uğramaması için, ümmetin selameti için, çok daha fazla, daha yüksek bir oy desteğiyle hak edenlerin yanında yer almalıyız.
Aksı olursa nemi olur? Mesela her türlü terör örgütlerine karşı kat ettiğimiz mesafede hangi yöne doğru savrulacacağımızı ön göremeyiz. Mesela demokraside ki kazanımlarımızın akıbeti ne olur kestiremeyiz. Mesela ekonomik gelişmişliğimizi ne hale gelir tasavvur dahi edemeyiz. Yani her alanda karşımıza kos koca bir belirsizlik hakim olur ve bizde bu büyük yanlışa ortak olanlardan oluruz.
Bir tek şu konuya daha dikkatinizi çekerek sohbetimize son vermek isterim. Ülkemiz son dönemde ilk %100 yerli helikopterini yapmayı başarabilmiş. Savunma sanayinde yüzde 20 seviyesinde olan yerlilik oranı, yüzde 65 e kadar çıkarmışsa, bu iktidara ne deyip destek olmayacağız a benim güzel kardeşim...
Bizim söyleyeceğimiz bunlar can kardeşlerim. Yoksa Yüce Allah bizi, cenneti de cehennemi de bu dünyada kendi hür irademiz ile kazanmak için yaratmıştır. Yine Rabbimiz, bizi hanginiz daha iyi kul olacaksınız diye imtihana tabi tutarken bile tercih hakkımız için özgür bırakmışsa bizim haddimize mi size baskı yapmak.
Saygıyla
Nacettin Hatipoğlu
