Advert
Advert
Advert

Mena Zirvesi Bölgeye Katkı Sunacak

Rize’nin İyidere ilçesindeki bir otelde 1. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri (MENA) Doğu Karadeniz Turizm ve Yatırım Zirvesi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın da katılımıyla gerçekleştirildi.

Mena Zirvesi Bölgeye Katkı Sunacak
Mena Zirvesi Bölgeye Katkı Sunacak admin

Panele, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ile birlikte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Rize Valisi Erdoğan Bektaş, bazı milletvekilleri ile Arap ülkeleri ve Doğu Karadeniz illerindeki turizm firma yetkilileri katıldı.

İyidere'de bir otelde düzenlenen 1. Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri (MENA) Doğu Karadeniz Turizm ve Yatırım Zirvesi'ne katılan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, burada yaptığı konuşmada,  turizmin öncelikle istikrar, güven ve algı sektörü olduğunu belirtti. Bakan Avcı, "Göğsümüzü gere gere şunu açıkça söylüyoruz: Almanya, Belçika, ABD, Fransa ne kadar güvenli ise Türkiye'de o kadar güvenlidir. Hatta Türkiye bu kadar acı tecrübelerden sonra çıkardığı dersler itibariyle bunların hepsinden çok daha güvenli bir ülkedir." dedi.

Turizmin gelişmesi için istikrar, güven ortamı ve güvenlik sorunlarının asgariye inmesinin önemli olduğuna değinen Avcı, "Güven istikrarın olduğu ülkede turizm gelişiyor. Aksi taktirde ne yaparsanız yapın bu olumsuz algı sizin bütün birikimlerinizi, girişimlerinizi heba ediyor. Son zamanlarda özellikle Türkiye'nin güvenilirliği konusunda dünyada olumlu bir imajın oluşması için gece gündüz çalışan değerli bakanımıza (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu) çok teşekkür ediyorum." diye konuştu. 

Sektör temsilcisi ve turizm medyası ile bir araya gelince görüşlerini açıkça ifade ettiğinin altını çizen Avcı, "Göğsümüzü gere gere şunu açıkça söylüyoruz: Almanya, Belçika, ABD, Fransa ne kadar güvenli ise Türkiye'de o kadar güvenlidir. Hatta Türkiye bu kadar acı tecrübelerden sonra çıkardığı dersler itibarıyla bunların hepsinden çok daha güvenli bir ülkedir. Bu imajın oluşmasından dolayı Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu Beye ve güvenlik teşkilatına teşekkür ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin her alanda 2023 hedefleri olduğuna vurgu yapan Avcı, şöyle devam etti: "Dünya sıralamasında eğitim, sağlık ve aklınıza gelebilecek her alanda ilk ona girme gibi bir hedefimiz var ama bir sektör var ki 2023 hedefini bugün itibarıyla gerçekleştirmiş. O da turizmdir. Türkiye yaşanan bunca olumsuzluklara rağmen, özellikle batı medyasından sistematik bir şekilde sürdürülen olumsuz kampanyalara rağmen bugün dünyanın büyük altıncı turizm destinasyonudur. Avrupa'da de dördüncü büyük turizm destinasyonudur. Üstelik Türkiye sadece bu olumsuz kampanyaların etkisi ile değil, aynı geçmişte 1980'lerde ilk turizm hamlesini başlatan Turgut Özal döneminde belirlenmiş olan o günün şartlarından da öyle yapılması gereken turizm stratejisinin deniz, kum, güneş parantezinde yürütülmüş olmasına rağmen. Türkiye'nin turizm ve tanıtım stratejisini deniz, kum, güneş konsepti üzerinden yürütmesi aynı zamanda pazarını bununla sınırlandırması anlamına geliyor. Deniz, kum, güneş dediğiniz zaman geleneksel pazarınız Rusya, İngiltere, Almanya. Buna rağmen altıncı olduk."

Buradaki toplantının ana temasının da algıdan kurtulması olduğunun altını çizen Avcı, şunları söyledi: "Türkiye sadece deniz kum güneşten ibaret değil. Türkiye son bir kaç yıldır deniz, kum, güneş pazarının dışına çıkarak sahip olduğu bütün turizm potansiyelini devreye aldığı zaman Allah'ın izni ile ilk üçe girmemesi için hiçbir neden yok. Bu büyük potansiyel var. Kayak Federasyonu ile yürütülen çalışmalar gösteriyor ki, Türkiye olağanüstü kış turizmi potansiyeline sahip. Sadece o da değil. Türkiye aynı zamanda kültür turizmine göre de olağanüstü bir potansiyele sahip. Türkiye'nin neresinde konuşuyor olursak olalım, bulunduğumuz yerde 3-5 kilometrelik bir çember çizelim. Mutlaka dünya çapında ilgi çekecek bir tarihi, arkeolojik eser vardır. Nerede bakarsanız bakın doğudan batıya, kuzeyden güneye tam bir açık hava müzesi. Olağanüstü tarihi kültürel bir yapıya sahiptir."  

Türkiye'nin sadece deniz kum güneş diyerek bu noktaya geldiğine dikkati çeken Avcı, "Bugün diğer alanları geliştirirsek çok daha ileri gideceğiz. Karadeniz Bölgesi'nin bu alanda nasıl bir hamle gücüne sahip olduğunu biliyoruz. Turizm alanında Karadeniz ve Karadeniz insanı 2023 hedefini en kısa sürede katlayarak gerçekleştirecektir." dedi.

Karadeniz'in büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu belirten Avcı, "Bu büyük potansiyeli bir mirasyedi savurganlığı içerisinde heba etme tehlikesi ile karşı karşıyayız. Özellikle yayla turizmi bakımında çok önemli bir uyarıda bulundu Sayın İçişleri Bakanımız. Bu uyarı şifahi ile kalmayacak, bundan sonra geriye doğru işleyecek şekilde yayla turizmini tahribe hiç bir şekilde izin verilmeyecek. Gerekenlerin harfiyen yerine getirileceğini hepimizin bilmesi gereklidir. Bir bölgenin adı bir kere kötüye çıkarsa bunu telafi etmek olağanüstü zor." değerlendirmesinde bulundu.

Turizmde olumlu algı oluşturmanın zaman aldığını, olumsuz algının çok kısa sürdüğünü ifade eden Nabi Avcı, konuşmasını şöyle tamamladı: "Türkiye'nin onda biri kadar turizm potansiyeline sahip olmayan ülkeler çok ciddi gelir elde ediyor. Danimarka dostlarımıza söylediğim için alınmıyorlar. Danimarka küçük bir ülke. Turizm potansiyeli olarak Shakespear'in meşhur oyunu Hamlet'in geçtiği iddia edilen bir şatoları var. Kopenhang merkezinde bizim gençlik merkezinden biraz daha hallice bir parkı var. Deniz kenarında bir kayanın üzerinde bir kız çocuğu boyutlarında deniz kızı heykeli var. Andersen masallarından birinin kahramanı. Yeme kültürü de bir dilim yağlı ekmek. Karadeniz'de her annenin çocuğuna sabah kahvaltıda sürdüğü yağlı ekmek. Üzerine yeşillik, peynir ile süsleyerek vitrinde sanat eseri gibi duruyor. Bizim herhangi bir ilçemizde fazlasıyla bulabileceğimiz alt yapı veya malzeme ile turizm yapıyorlar ama bir önemi artıları var. Turistleri özellikle Ortadoğu'dan giden turistleri cezbeden bu ülkelerde fiyat istikrarı. Fiyatın alıcıdan alıcıya müşteriden, müşteriye değişmemesi." 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaptığı konuşmada, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ile aynı kabinede millete ve güzel ülkeye hizmet etmekten büyük onur duyduğunu söyledi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Çok keşfedilmemiş, daha anlaşılmamış, daha tadına, lezzetine, zevkine varılmamış yerlerin bize bahşedildiği bir bölgedeyiz. Lezzeti, tadı ama gerek inanç gerek doğa gerek medeniyet gerek o yeşilin bütün kucaklamasıyla karşı karşıya kaldığımız bir bölgedeyiz." dedi.

Turizm sektörünün, dünyayı ve ülkeleri sadece ekonomik açıdan değil barış ve kardeşlik anlamında da daha yaşanabilir yer haline getirme noktasında hayati öneme sahip olduğunu anlatan Soylu, turizm sektörünü, biraz daha özelde Karadeniz'deki potansiyeli, fırsatları, sorunları ve çözümleri ele almak, yeni açılımlar ortaya koyabilmek amacıyla düzenlenen toplantıda bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Doğanın, tarihin, çevrenin kendilerine emanet edildiği çok güzel bir bölgede bulunduklarını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti: "İnsanlarımızın samimiyetinin, sıcaklığının, misafirperverliğinin, kadirşinaslığının bu söylediğim unsurlarla yoğrulduğu bir bölgedeyiz. Yeşilin her renginin, denizin bütün tonlarının bize bahşedildiği bir bölgedeyiz. Sıcakla soğuk arasındaki nem ile yaylanın verdiği o güzel hava arasındaki farklılığın bizi neredeyse ayrı iklimlerde bulundurmak durumunda olduğu bir bölgedeyiz. Çok keşfedilmemiş, henüz daha anlaşılmamış, daha tadına, lezzetine, zevkine varılmamış yerlerin bize bahşedildiği bir bölgedeyiz. Lezzeti, tadı ama gerek inanç gerek doğa gerek medeniyet gerek o yeşilin bütün kucaklamasıyla karşı karşıya kaldığımız bir bölgedeyiz. Şu çok açık ve nettir ki turizme bugün adım atmış bir bölgede değiliz, aslında bu işin amatörleriyle beraber on yıllardır bunun büyük mücadelesini gerçekleştiren, altyapısını oluşturan, bunun için çabalayan, bunun için iddiasını ortaya koyan, tam Karadeniz insanının 'Biz bu işi başarırız' inadıyla hareket eden bir bölgedeyiz. Elbette yapacağımız çok iş var."

Bakan Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Sayın Bakan beni bağışlasın, en büyük eksiğimiz yaylalarımızda yapmış olduğumuz hırçın davranışlardır. Tarihimize karşı, bize emanet edilenlere karşı maalesef 300, 400, 500 metrekarelik, bazen 5, 6 katlık, yaylalarda yapmış olduğumuz evlerdir. Herşey bizi affedebilir ama doğa ve bize bırakılan emanetler bizi affetmeyecektir, bu çok açıktır. Geçen sene bu konuda 7 Şubat'ta Trabzon'daki toplantıda söylemiştim, yine bir arkadaşınız olarak, Karadeniz'de gördüğüm bu hassasiyeti ve bu hassasiyetle karşı karşıya kaldığımız bu noktadaki maliyetlerimizin ne olduğunu düşünen, gören birisi olarak söylüyorum, artık bu doğa cinayetlerini işlemeyi bırakalım. Eşimiz, dostumuz, akrabamız, yakınımız, oy kaygısı, siyaset kaygısı… Bunların her birini bir tarafa bırakalım, burada hepimiz sorumluyuz, valilerimiz, kaymakamlarımız, belediye başkanlarımız, jandarma komutanlarımız. Biz ev yapılmasın demiyoruz ama böyle plansız... Elimizde büyük bir miras var ve 'Biz bu mirası plansız bir şekilde acaba har vuracağız harman savuracağız mı' diye bir endişe içerisindeyiz, şahsen ben endişe içerisindeyim. Bu miras, daha işin başında olduğumuzu söyleyerek ifade etmek istiyorum, yemeklerinden zanaatine kadar, buranın ortaya koymuş olduğu her şeyde bir duygu var, her şeyde bir hikaye var ve her şeyde bu medeniyetin bir tarifi var. Bunu daha dünya yeni keşfetmeye başlıyor. Biz bu keşfi aşmalıyız ama ne kadar doğal olursak o kadar aşabiliriz, ne kadar orijinalini sağlayabilirsek o kadar aşabiliriz."

Bölgede altyapıyı geliştireceklerini dile getiren Soylu, "Bir taraftan ara elemanımızı en iyi noktaya taşıyacağız, onların dilleriyle onlara hizmet edecek elemanlarımızı daha iyi bir şekilde oluşturacağız. Bir taraftan esnaf odalarımız, bir taraftan ticaret odalarımız bu konuda özellikle kendi iç hizmetlerimiz açısından hem denetlemeyi hem yarışmayı hem de gönüllendirmeyi ortaya koyacaklar. İşimiz çok ama en önemli mesele buna samimiyetle sarılmaktır." değerlendirmesinde bulundu. 

 "Mardin ve Diyarbakır'ın da otellerini izliyorum"

Türkiye'nin önünde büyük fırsat olduğuna işaret eden Soylu, "Biraz güvenlik açısından da baktığım için söyleyebilirim, burayı izlediğim kadar Mardin ve Diyarbakır'ın da otellerini izliyorum acaba ne noktadadır diye. İnanın geçen sene neredeyse hepsi kapanma aşamasındaydı, Allah nazardan korusun, bu sene hepsi yüzde 100'e yakın dolulukla beraber geçiyor. Bunu ülkemizin her noktasında, en iyi anlayışa getirebilmek için bir gayreti ortaya koymalıyız. Belediye başkanlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin her biri sorumludur, hepimiz sorumluyuz ve burada çarpık yapılaşmaya son vermek durumundayız." dedi.

Soylu, bölgenin çok güzel bir mimarisi bulunduğunu vurgulayarak, "Devlette eksiklik var mı? Ona da inanıyoruz, eğer bir plan, öneri koymazsak, vatandaşa sürekli yasak kavramını ortaya koyarsak orada bir problemle karşılaşacağımız apaçık ortadadır. Ama şimdi bütün bunları bir modellemeyle beraber gerçekleştirmeye çalışan bir adım atılıyor. Bu adımın her birini de yaygınlaştırmalıyız. Özellikle bu yılda, valilerimiz burada ve tek tek söylüyorum, yani elinizde yetki var, kaçak yapılaşmaya yaylalarda müsaade ederseniz bu dünyada da öteki dünyada da tarih de doğa da medeniyet de yakanızda olur. Bu kadar açık ve nettir." ifadelerini kullandı.

Bu konuyla geçen yıl en çok kendisinin muhatap olduğunu belirten Soylu, "Trabzon'da anlattım, anlattım, anlattım... Herkes geldi dedi ki 'Bu olmaz.' Ben 'Olacak' dedim ve olması için de büyük bir gayret sarfettik. Şimdi Karadeniz'de bu yıl bunu sağlayabilir, yaylalardaki kaçak yapılaşmayı bir şekilde durdurabilirsek, sonra da nasıl yapılabileceği konusundaki bir öneriyi otaya koyabilirsek, turizmin de önünü açacağız, bize bırakılan emanetleri de geleceğe iyi bir şekilde taşıyabilme anlayışını ortaya koyacağız. Buna inancım sonsuzdur, elbetteki biraz arz talep meselesidir." diye konuştu.

Bakan Soylu, şunları kaydetti: "Dün Suudi Arabistan Büyükelçisi ziyaretime geldi. Yaklaşık 1,5 saatlik çalışma ziyareti ortaya koyduk, beraber çalıştık. Havalimanlarında karşı karşıya kalmış oldukları engellerin nasıl aşılabileceğinden, pasaport kontrollerinde nasıl daha rahat şekilde içeriye girebileceklerinden, okul tatilleri bu sene 3 aydan 4 aya çıkıyor, onlardan bizim nasıl istifade edebileceğimizden tutun da birçok meselenin adım adım nasıl çözülebileceği konusunda bir çalışma tablosu ortaya koyduk. Yani her birimiz eğer meselenin iyi tarafına, çözüm tarafına bakarsak, sonuç oluşturabileceğimizi düşünüyorum. Büyük bir adım var, birçok insan görüyorum başka yerlerde 'Biz otel yapmak istiyoruz, turizm tesisi yapmak istiyoruz' diyenler var. Özellikle valilerimiz ve belediye başkanlarımız bu konuda kolaylaştırıcı olsun, çünkü altyapı önemli. Trabzon Havalimanı bir avantaj, Ordu-Giresun Havalimanı oldu, o iki avantaj, şimdi Rize-Artvin Havalimanı olacak, o üçüncü bir avantaj olacak. Destinasyon güçlenecek ve birbirine ciddi bir katma değer sağlayacak bu çok önemli."

Bölgesel havzanın turizmini 12 aya yaymak ve ziyaretçilerin kalış günlerini artırmanın temel hedeflerden biri olarak ortada durduğunu belirten Soylu, "Üniversite ile turizm arasındaki ilişkiyi daha kuvvetlendirmek lazım. Yani buna çok ciddi şekilde ihtiyaç olduğunu da düşünüyoruz. Böyle bir organizasyonu gerçekleştirmenin bile başlı başına büyük bir kazanım ve büyük bir başarı olduğunu ifade etmek istiyorum. Başta Sayın Bakanımıza, özellikle küçük bir bebek gibi büyütülen ve belli bir noktaya getirilen Doğu Karadeniz'deki turizme vermiş olduğu katkıdan dolayı minnetlerimizi ve şükranlarımızı ifade ediyoruz. Verdiği moral, ortaya koyduğu katkı ve bize göstereceği yol ve vizyon dolayısıyla teşekkür ediyorum." dedi.

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!