Advert
Advert
Advert

Eğriye eğri, doğruya doğru

Çaykur tarafından üreticilere atılan ve randevu gününde belirtilen kotasını alımyerine götürerek satmayan üreticinin, bu miktarının genel kotasından düşürüleceği mesajından sonra haliyle tepkiler oluştu.

Eğriye eğri, doğruya doğru
Eğriye eğri, doğruya doğru admin

Gelen tepkiler üzerine ise açıklama Genel Müdür Sütlüoğlu'ndan geldi ve mesajın çayı başlamamış gölgeleri kapsamadığını belirterek, bu uygulamayı savundu.

Sütlüoğlu, Genel Müdürlükte yaptığı basın açıklamasında yine uygulamanın arkasında olduğu ve keyfi nedenlerle randevu gününde çay satmayan üreticiyi uyardı. Aynı zamanda özel sektörü de uyarıp ellerinde özel sektörü disipline edici silahların bulunduğunu yineledi.

Tabii bu silahların neler olduğunu henüz bilmiyoruz ama kota noktasındaki bu uygulama daha çok üreticiyi disipline etme, özel sektörünse ekmeğine yağ sürme uygulamasından başka birşey değildir.

Çaykur'da bugüne kadar yapılan iyi adımların her zaman arkasında olduk. Ama eksik ya da hatalı olduğunu düşündüğümüz noktalarda da eleştiri yapma hakkımız elbette var.

Mesela randevulu sistemi olumlu bulanlardanım. Üreticilerin büyük çoğunluğu da bu sistemden memnun. Tabii bazı üreticiler çayını daha erken satıp kampanya döneminden sıyrılmak istediği için sistemden hoşnut olmayabilir ama sistemin kampanya sürecine bir düzen getirdiği aşikar.

Sistemin bana göre olumsuz yönleri ise bazı durumlarda üreticinin o günlerde çay satamayabileceğidir ki şimdi bu tür durumlarda "randevu gününde çayını getirmeyenin kotasından düşürülecektir" demek üreticilerin bir hakkını elinden almaktır ve otomatikman bu üreticileri özel sektöre yönlendirmektir. Kaldı ki önceki dönemlerde Sütlüoğlu'nun açıklamaları, "Üreticimiz endişe etmesin üreticilerimiz kotalarını doldurana kadar kampanya devam edecek" şeklindeydi.

Çayın kalitesini arttırmaya çalışmak elbette savunulacak bir şeydir ama bir devlet kurumu üreticisini mağdur etmeden bunu yapmalıdır. Üreticinin elindeki bir hakkı, herkesi aynı kefeye koyarak uygulamaya sokması, ve üreticiyi özel sektöre mağdur edebilecek olması, "Çaykur bir sosyal sorumluluk projesidir" cümlesiyle bağdaşmaz. Ki bu cümleyi Sayın Sütlüoğlu, Çaykur'un zarar ettiği yönündeki eleştirilerin yapıldığı bir dönemde sarf etmiştir.

Sonuçta üreticinin de derdi çayını bitirmek, Çaykur'a olan kotasını tamamlayıp kalanını da özel sektöre vermektir. Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç'in ya da Sütlüoğlu'nun belirttiği gibi keyfi şekilde randevu gününde çay satmayan üreticinin çok fazla olduğunu sanmıyorum. Hele de bu ayda. Zaten yüksek kesimlerde henüz çaya başlanmamış.

Mesela kotanın 400 kilo olması da övünülecek bir durum değildir. Sütlüoğlu açıklamasında önceden 350 kilolarda olduğunu söylüyor. Ama o zamanlar kapasite de yüksek değildi. Haliyle şimdi kapasitenin arttığıyla övünüyorsak 400 kiloluk kota övünülecek bir şey değildir. Geçen sene Mayıs ayında 450 kiloyken bu sene 400'e düşürülmesini "Acaba seçim dönemi güzelliği miydi?" şeklinde düşünebiliriz. Kaldı ki son yıllarda seçim dönemlerine bakınca kotaların sürekli arttırıldığı gerçeğini görüyoruz.

Kapasite artırılması elbette güzel bir şey ama bunu üretici hissetmiyorsa eleştirmek, sorgulamak da hakkımızdır. 8 bin 650 ton kapasiteye sahipsek ve kampanya açıldığından bu yana günlük o kapasite miktarında çay işlenmemişse burada bir eksiklik var. Gerçi Sütlüoğlu geciken durumları da belirtti. Ama eskiden kampanya başlar başlamaz kontenjan uygulaması olmazdı ve bu sezon kontenjan uygulaması çok erken başladı. Burada da yine kapasite artımı ile paralel olmayan bir durum söz konusu oluyor.

Kısaca özetlemek gerekirse elbette Çaykur'da değişen, gelişen çok şeyler oluyor. Ama kota miktarları aynı kaldığı ya da artırılmadığı sürece, kontenjan uygulaması olduğu sürece, "Biz üreticimizi koruyoruz, özel sektörü disipline ediyoruz" cümleleri samimi, ya da yeterli değildir. Çaykur gerçekten üreticiyi korumak, özel sektörü disipline etmek istiyorsa rekabet ortamını kızıştırarak da bunu yapabilir. İlla bir çay kanunu beklenilmesine gerek yok.

Üretici, kota ve kontenjan nedeniyle zaten çayını özel sektöre satmak zorunda kalıyor ve bu mecburiyet de üreticinin özel sektörün şartlarını kabul etmesine sebep oluyor. Oysa kotası yüksek olsa, kontenjan uygulamalarına pek takılmasa bu mecburiyet ortadan kalkacağı gibi özel sektör bu kez çay alabilmek için şartları cazip hale getirmek zorunda kalacaktır. Her halükarda Çaykur'un dengeleri korumaya çalıştığı aşikar.

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!