Eski parayla trilyonlar sayıp alınan (ama sonradan balon çıkan) transferler yüzünden iştahları kabarmış olan yöneticilerimiz, alınan başarılı sonuçlar ve toplanan puanlarla "Dilin kemiği yok" misali, her sezonki vaatlerini sıralamayı ihmal etmemişlerdi.
İlk devre bitimine doğru eldeki kadronun durumu apaçık zaten ortaya çıkmıştı. Toplanan puanlarda bir-iki futbolcunun başarısı aşikardı. Toplanan 24 puan ve 8'inci sırada yer alış, aşırı özgüveni de beraberinde getirmiş olacak ki, devre arası nokta transfer, beyin nakli ayarında transfer yapılacağı söylenmesine rağmen, "Yönetim hızlı olmalı" denmesine rağmen, ala ala bir stoper alınabildi.
Ama sonra kameralara çıkıp sanki devre arasında tüm o transfer feryatlarını eden, yönetimi topun ağzına veren kendisi değilmiş gibi, transfer dönemi bitince "Elimde 1,5 Trilyon bütçe vardı ama işte menajerlere para yedirmek istemedik. Eldeki kadroyla devam edeceğiz" diyen de kendisi oldu.
Hani kulübün parasını boşa harcamadı diye Hikmet Hocayı bir yandan takdir mi edelim bilemedim ama hocam sezon başı zaten olan oldu, milyonlarca lira zaten aldığın 3-4 transferle çöpe atıldı. "İkinci devre hiç bir zaman ilk devreye benzemez" diye en iyi senin bilmen gerekirdi. Neye güvendin gerçekten çok merak ediyorum.
Tüm bu olup bitenlere bir de ikinci devrenin başında Kwueke'nin sakatlanması eklenince gelinen nokta ortada. 13 haftada 7 puan toplanabildi ve bir ara düşme hattı potasıyla aradaki fark 11 iken, şimdi 5'e indi. İlk devre elde edilen krediler artık Konyaspor mağlubiyetiyle iyice bitti. Son 4 haftada aşağıdaki takımların neler yapacağını kimse bilemez. Hele de ümitleri bu kadar daha artmışken.
UEFA Ligini sezon başı dilinden düşürmeyenler ikinci devre bu kezde Ziraat Türkiye Kupasındaki güzel gidişatla hedefi kupa finaline, hatta kupayı kazanmaya odakladı. Tabii hem ligi, hem kupayı bir arada götürmek anadolu kulüpleri için zorlu bir durumdur. Eldeki kadro ortadayken, ligde kötü sonuçlar alınırken, kupada hasbelkader gelinen nokta, taraftara farklı bir gaz vermeyi doğurdu kafalarında.
Ama bu gaz da yarı final ilk maçındaki GS karşısında alınan 3-1'lik mağlubiyetle tükendi. Ardından gelen 3-1'lik Konya mağlubiyeti, "Ligi selametle bitireceğiz" motivasyonuna dönüştü.
Artık saha içine değinmeye gerek yok. Eldeki malzemenin herkes farkında. Buna rağmen bir ümit rahata ereriz düşüncesiyle haftaları geçirdik. Bireysel hataların ayyukta olduğu Rizespor'a evet hakem kararları da darbe üstüne darbe vurdu. Ama bu durum "Sakatımız var, kadromuz eksik" bahanelerinin yanında çeşni oldu.
Rize Sportif A.Ş. ile 7'nci sezona girmiş bulunuyoruz. Bu senaryoyu Rizespor taraftarı her sene izliyor. Değişen bir şey yok. 5 yıl mücadele edilen 1. Ligde ve ardından 2 sezondur sürdürdüğümüz Süper Lig mücadelesinde de yönetimin tavrında, transfer zihniyetinde değişiklik yok. Takdir edilecek tek nokta ilk kez bir teknik hoca takımın başında 1 seneyi doldurdu.
Yıllardır övünülen ve istikrarlı bir şekilde sürdürülen "Mali disiplinin" yanında yönetimin bana göre elde ettiği ikinci istikrarlı durum bu oldu.
Artık son 4 maç kaldı. Kupada GS karşısında rövanş maçında işimiz zaten zor. O hayali artık bir kenara bırakıp ligde odaklanılmalı ve bu 4 maçta puan kayıplarının kesinlikle önüne geçilmeli. UEFA hedefinden, Türkiye Kupası hayalinden, küme düşmemeye gelinen bir noktada kendilerini hala başarılı sayanlar varsa, onlara da "Selam" olsun.
Zümrüt Rize Gazetesi / 26.04.2016 / Sayı: 22.326
