Advert
Advert
Advert

Marmara Depremi daha gerçekleşmedi!

Bugün 17 Ağustos, merkez üssü Gölcük ama nerdeyse tüm Güney Marmara’da yaşandı ya onun için kısaca Marmara Depremi diyoruz ama aslında yanılıyoruz. Çünkü asıl Marmara Depremi daha gerçekleşmedi. Gerçekleşmez de inşallah. Çünkü biz hala yeterli önlemleri alabilmiş değiliz.

Marmara Depremi daha gerçekleşmedi!
Marmara Depremi daha gerçekleşmedi! admin

17 Ağustos 1999 sabahında meydana gelen, binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirmesine ve on binlerce vatandaşımızın da yaralanmasına yol açan, milletimizin yaşadığı en acı felaketlerden biri olarak tarihteki yerini alan “17 Ağustos” deprem faciasını yaşamamızın üzerinden tam 16 yıl geçti.

1999 Gölcük, İzmit Depremi veya Marmara Depremi ya da genel olarak 17 Ağustos depremi, yerel saatle 03:02'de Gölcük merkezli olarak richter ölçeğine göre 7,4Mw büyüklüğünde gerçekleşmiş, çok büyük çapta can ve mal kaybına neden olmuştu.

Ankara'dan İzmir'e kadar geniş bir alanda hissedilen bu acı günde resmi raporlara göre, 17.480 vatandaşımızı kaybetmiş, 23.781 vatandaşımız da yaralanmışmış. Yüzbinlerce konutun hasar gördüğü, milyona yakın vatandaşımızın evinden olduğu bu acı gün için bazı yasal uygulamalardan kaçmak için rakamların düşük gösterildiği, gerçek ölüm sayısının bunun en az 3 katı olduğu sokakta hep konuşuldu.

Daha da acı bir gerçek,o büyük felaketin ardından yakınlarından bir daha haber alamayan, ölüp ölmediklerini dahi bilemeyen, 5 bin 840 gündür her sabah bir umutla yakınlarının izini süren ailelerin olması.Yıkılan binaların yerine daha güzeli, estetiği yapıldı ama düşünebiliyor musunuz bir mezarı dahi olmayan eş, dost anne, baba, kardeşler.

Bu konuda iki yaygın kanaat var; kayıpların bazılarının organ mafyasının eline düşmüş olması, çoğunluğunun da tsunami ile Marmara’nın derin sularına çekilmesi. Kayıplara fuhuş, uyuşturucu ya da çocuk mafyasının eline düşmüş olabilecekleri ekleyen görüşler de maalesef mevcut.

Kısacası aradan geçen zaman da belki maddi olarak çok şeyi değişti, ama gidenler geri gelmedi, kayıplar konusunda mesafe alınamadı. Bu detayları da göz önüne aldığımızda arada geçen yıllarda yaraların sarıldığı ama aslında acıların soğumadığı, dindirilemediği, yaraların iyileşmediğini görüyoruz.

YAŞAYANLAR 17 AĞUSTOS 1999’U UNUTAMIYOR

Geçen hafta Rize Belediyesinin eski başkanlarından Bülent Koç’un oğlu Bora Koç’un Yalova Çiftlikköy sahilinde açtığı yeme-içme-plaj tesisine RİMER’den bir grup arkadaşımla hayırlı olsuna gittiğimizde aynı lokasyonda yazlıkları olan Ali İhsan Koç arkadaşımızın da apartmanlarına konuk olduk. Dikkatimi çekenlerden sadece birini paylaşırsam 17 Ağustos’un değil 16 sene, daha çok seneler hafızalarımızdan silinemeyeceğini anlarız.

Koç Ailesinin babası rahmetli Cevat Koç Amcanın deprem öncesinde bizzat kendisin sahilde yaptığı 3 er daireli 5 kattan oluşan apartmanın 3 yanı ot kaplamış vaziyette atıl duruyor. Bu kadar güzel arsalar neden böyle çorak bırakılmış soruma Perihan Koç Aydın çevredeki diğer boş arşları da göstererek “bir çoğunda depremde tüm aile fertleri vefat ettiğinden şimdi uzak yakın çok sayıda varisin bulunması, bir araya gelmesi mümkün olamadığından böyle boş boş, sahipsiz bekliyorlar. Boş arsaları gördükçe burada yaşayan komşularımız, arkadaşlarımız her an aklımıza geliyor, onları ne şartlarda enkazın altından çıkardığımızı hatırlıyoruz” yanıtını verdi.

17 Ağustos sabahı Koç Ailesi de tüm bireyleriyle oradaydı, sallandılar, korktular ama binaları sağlam olduğundan sadece ön arsadaki binanın yıkılırken balkonlarına verdikleri tahribatı fiziki olarak yaşadılar. Ama belli ki onlarda konuşurken ruhen hala 17 Ağustos’u yaşıyor ve duyarlı tüm bireylerin sorduğu can alıcı soruyu sormadan edemiyorlar.

“Sürekli eli kulağında” denilen büyük İstanbul, Marmara depremine birey ve kamu olarak ne kadar hazırız?

Çünkü, hem güncelliğini hem de işlevini yitiren 18 Nisan 1996 tarihinde yürürlüğe girmiş Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasını bile hala yenileyemediğimiz bu 20 yıllık süre içerisinde Düzce ve Van depremi gibi büyük depremlerin yanı sıra Çankırı, Akşehir, Afyon Çay, Tunceli Pülümür Tunceli, Bingöl, Elazığ, Bala-Ankara ve Simav-Kütahya gibi orta büyüklüklerde ve önemli hasarlar bırakan birçok depremi daha yaşadık.

Ülkemiz dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunduğundan depremle beraber yaşamanın bizler için zaruret olduğu bu süre içinde bize hep söylendi. Öğrendik de. Sadece ilgili kurumlara bırakmadan bizlerinde yaşanan büyük acıdan ders çıkararak depremle yaşamasını öğrenmemiz, yaşadığımız alanlardaki binaları depreme dayanıklı hale getirmemiz ve yaşadığımız yüzyılın bilimsel verileri ışığında sahip olduğumuz bilgi, birikim ve teknolojiyi kullanarak tedbirlerimizi almamız, ilgili kurumlarla bir bütünlük içerisinde her zaman hazırlıklı olmamız gerekiyor.

Bu vesileyle, 17 Ağustos Marmara depreminin yıldönümünde, böyle bir acının ülkemizde ve dünyada bir daha yaşanmamasını temenni ediyor, depremde kaybettiğimiz canları rahmetle anıyor, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!