Advert
Advert
Advert

Suud’un ontolojik sorunlu projesi; Sünni Blok

Kral Abdullah’ın vefatından sonra Veliaht Prensi Salman Bin Abdulaziz’in tahta çıkarak Kral olması ile birlikte Suudi Arabistan’ın dış politikasının değişeceğine dair görüşler ortaya atıldı.

Suud’un ontolojik sorunlu projesi; Sünni Blok
Suud’un ontolojik sorunlu projesi; Sünni Blok admin
Bazı uzmanlar Kral Salman Bin Abdulaziz’in tahta oturur oturmaz,  34 tane Kraliyet Kararnamesi yayınlamasını, kimi yazarlar Suudi Arabistan’da Mısır İhvan’ına en şiddetli düşmanlık eden kişi olarak kabul edilen Halid et-Tuveyciri’yi Saltanat Divanı Başkanlığı görevinden azletmesini  ve bazı akademisyenler ise  Kral’ın kendi oğlu Muhammed Salman’ı Savuna Bakanlığı görevine getirmesini Suudi Arabistan’ın iç ve özellikle dış politikasında ki değişikliğin en net göstergeleri olarak kabul etti. Mısırlı ünlü gazeteci Fehmi Huveydi, ‘Suudi politikasında değişim rüzgarları’ başlıklı makalesinde, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı günlerde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah El-Sisi ile Suudi Arabistan’da bulunmasını değerlendirerek, “Riyad’ın iki ziyareti aynı döneme getirmesiyle, Kahire’ye destek vermenin Ankara ile kavga etmek anlamı taşımadığı mesajını verdiğini” söylüyordu. Aynı yazıda Fehmi Huveydi, “bölgede ki yeni gelişmelerin Suudi Arabistan’ı dış politikasını yenilemeye mecbur bıraktığını” ifade etti. (1) Suudi Arabistan’da Kral Salman’ın başa geçmesiyle konuşulmaya başlanan‘Yeni Dış Politika’ beraberinde, Suudi Arabistan öncülüğünde bir koalisyon kurulacağı tartışmasını getirdi. Kral Salman’ın tahta geçmesinden sonra, Suudi Arabistan’ın yeni dış politikasını ve kurulmasını önerdiği koalisyonu analiz ettiği  Al- Hayat gazetesinde ki makalesinde Suudi Yazar Cemal Haşikci, ‘ABD ve Suudi Arabistan’ın önceki politikalarının bölgedeki çöküşü durdurmaktaki başarısızlığını’ ifade etmek suretiyle, Suudi Arabistan’ın Kral Salman’ın göreve gelmesiyle dış politikasının değişeceği tezini desteklemeye çalıştı. Ayrıca yazısında  Cemal Haşikci, ‘Ortadoğu’da ki çöküşün durdurulmasının ABD- Suud ve Türkiye’nin işbirliği etmesiyle mümkün olabileceğini’ söyleyerek, ‘taraflar arasında uzlaşı ve istikrarı sağlamak için Suud- Amerika ve Türkiye arasında ortak bir operasyon odası kurulması’ önerisinde bulundu. (2) Ünlü yazar ve akademisyen Dr. Halid Dahil ise, 1 Mart 2015 tarihinde Al-Hayat gazetesinde yazdığı makalede, ‘Suudi Arabistan’ın Mısır’a verdiği desteğin değişmeyeceğini, ancak desteğin tarzının ve çerçevesinin değişebileceğini’ ifade ederek Suudi Arabistan’ın yeni dış politikasının değişim çerçevesini ve boyutlarını ortaya koyuyordu. (3) Makalesinde, Yemen’de ki siyasi krizin çözümünde Suud’un Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’yi desteklemesine rağmen, Husiler ve Yemen İslah Partisi’nide kapsayacak şekilde tüm tarafların bir araya gelmesini desteklemesini Suudi Arabistan’ın yeni dış politikasının en belirgin göstergesi gibi değerlendiren Cemal Haşikci, yeni dış politikayı “geçmişte kendisine dayattığı zincirlerden kurtulması” olarak gördü. Bir kaç önemli yazarın aktardığımız yazılarından ve Suud’un dış politikasının değişeceğine dönük analizlerde bulunan yazar, akademisyen ve uzmanların ifadelerinden aslında Suud’un yeni bir dış politikasının olmadığı neticesine varabiliriz. Suudi Hanedanında İktidar Mücadelesi ‘Suudi Arabistan  dış politikasında değişikliğe gidecek’ iddialarına delil olarak ortaya konulan Suudi makamlarında ki görev değişimleri asıl itibarıyla Suudi Arabistan’ı yöneten iki kabilenin iktidar savaşı olduğunu söyleyebiliriz. Özetle; Sudeyri ve Şimmeri kabilelerinin tutuştukları iktidar savaşının bir yansıması olan bu değişiklikleri Suudi dış politikasındaki değişimin göstergeleri olarak değerlendirmek realist bir analiz olmaz. Kral Salman’ın tahta çıkmasını takip eden günlerde, devletin önemli kurumlarını dizayn eden 34 Kraliyet Kararnamesi çıkarması, Saltanat Divanı Başkanı Halid et-Tuveyciri’yi görevden alması, oğlu Muhammed Salman’ı Savunma Bakanı olarak ataması, Abdullah bin Abdulaziz’in, ölen Kral Abdullah tarafından İç İşleri Bakanlığı görevinden alındıktan sonra yurt dışına gidip ve kralın ölümüne yakın tekrar ülkeye dönmesi, tüm bu atamalarda Kral Abdullah’ın oğlu Prens Mat’ab’a basit bir danışmanlık bile düşmemesi Sudeyri- Şimmeri kabileleri arasında yaşanan iktidar mücadelesinde Sudeyri kabilesinin iktidar mücadelesinden zaferle çıktığının en önemli delilleridir. İfade etmiş olduğum gibi, ‘Suud’un Yeni Dış Politikasının Göstergeleri’ olarak sunulan yönetim kademelerinde ki tüm değişimler, asıl itibariyle iki önemli kabile arasında çıkan iktidar savaşının ve Sudeyri kabilesinin bu savaştan kazanarak çıktığının göstergeleridir. Riyad’ın Tahran endişesi; ‘Sünni Blok’ Hizbullah ile Lübnan’da ve İsrail sınırında varlığını devam ettiren, Arap Baharı sonrası Esed ile geliştirdiği  ilişkiler ile Suriye’de etkisini artıran, Husi Ensarullah Hareketi’nin yönetime  gelmesi ile Yemen’de aktif bir rol üstlenen, Irak’ta IŞİD’e karşı mücadelede sahaya inen İran, bölgede hissedilir derecede gücünü artırmakla beraber, sahada da etki alanını genişletti. Yani, Arap Baharı sonrası bölgede güç ve etki alanını ençok artıran ülke İran oldu. İran’ın bölgede ki etkisinden rahatsızlık duyduğunu son dönemde en yüksek sesle ifade eden Suudi Arabistan ve İsrail’dir. İsrail Başbakanı  Binyamin Netanyahu, Obama’ya rağmen ABD Kongresinde yaptığı konuşmada; “Nükleer müzakrelerde son tarih olan 31 Mart’ta olası bir anlaşmanın bölgede etki alanını artırmış olan İran’ın önünün kesilmesi ihtimalini ortadan kaldıracağını” söyledi. Nükleer müzakrelerde anlaşmaya varılması konusunda İsrail’in asıl endişesi, ekonomik ambargoya ve bundan doğan ağır bir ekonomik yüke rağmen bölgede etkinliğini artıran İran’ın, anlaşma sonrası ambargoların kalkmasıyla ekonomik olarak rahat bir nefes alma ihtimalidir. İran konusunda İsrail ile aynı kaygıyı duyan Suudi Arabistan, bundan dolayı petrolün fiyatını indirmiş ve ekonomik olarak İran’ı zorlamayı amaçlamıştı.  Ama bölgeden gele bilgiler, batıyla ortak hareket etmek suretiyle İran’ın ekonomik olarak  çıkmaza  sokulmasını amaçlayan petrol fiyatlarındaki indirim planı, başarılı olamamıştır. Reuters haber ajansı 5 Mart’ta batılı bir diplomatik kaynağa dayandırdığı haberinde, ‘Suudi Arabistan’ın öncelikli tehdit olarak gördüğü İhvan-ı Müslimin teşkilatının yerine, İran ve IŞİD’i koyduğunu ve İran tehtidine karşı Mısır, Ürdün ve Türkiye’nin (sonraki günlerdemedyada çıkan haberlerde  Pakistan’ın ismide bu blok içerisinde zikredilmiştir) içerisinde olacağı bir Sünni Blok oluşturmaya çalıştığını’ duyurdu. İhvan-ı Müslimin Teşkilatının ‘önceliki tehdit’ olmaktan çıkarılmasının temel nedeni İran ve bölgede artan etkinliği değildir. Zira İhvan-ı Müslimin Arap ülkelerinde etkinliği olan ve toplumda sosyolojik bir tabanı bulunan köklü bir harekettir. Devletlerin bir takım baskılarının böyle bir hareketi bitiremeyeceği anlaşıldığından ötürü Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah El-Sisi Riyad ziyaret öncesi, İhvan-ı Müslimin Teşkilatının önde gelen isimlerinden Kemal El-Heblavi, Tarvat El-Karbavi ve Muhtar Nur ile bir araya gelmiştir. Ayrıca belirtmek gerekirki, İhvan-ı Müslimin Teşkilatı’nın ‘öncelikli tehdit’ sıralamasının değişmesi, teşkilat açısından çokta birşey değiştirmeyecektir. Suudi Arabistan’ın İran’a karşı kurmayı amaçladığı ‘Sünni Blok’ karşısında Türkiye’nin tutumu ne olacaktır? Bölgenin önemli bir ülkesi olarak Türkiye’nin, bu blokta yer alması ihtimal dahilinde gözükmemektedir. Çünkü; Türkiye ile İran arasında mezhep temelli anlaşmazlık veya düşmanlık yoktur. Dolayısıyla Türkiye mezhepsel temeli olan bir oluşumun içerisinde yer almayacaktır. Türkiye ile İran’ın arasında ki problemler ontolojik olmayıp konu bazlı problemlerdir. Türkiye ile İran arasında varoluşsal sorunlar olmadığından ötürü Ankara, İran’ın bölgedeki gücünün dengelenmesi gerektiğini düşünüyor. Türkiye, bilhassa ABD’nin Irak işgali sonrası Ortadoğu’da ki mezhep temelli tüm oluşumlara karşı çıkmaştır.  Nitekim, 2006 yılında ABD ile Suudi Arabistan İran’a karşı oluşturmak istediği Sünni Blok çabalarına en sert tepki Ankara’dan gelmiştir. Hatta İran İle Suud liderlerini bir araya getirecek hamleler dahi yapmıştır. Dolayısıyla,  Suudi Arabistan’ın oluşturmayı amaçladığı Sünni Bloku bahsettiğimiz bu zaviyeden değerlendirdiğimiz zaman; Türkiye’nin mezhep temelli hiçbir oluşumun içerisinde olmayacağı sonucuna varabiliriz. Kaynak: 1- shorouknews.com/columns/fahmy-howaidy 2- alhayat.com/Opinion/Jamal-Khashoggi/7099926/%D9%84%D9%83%D9%84-%D8%B2%D9%85%D8%A7%D9%86-%D8%AF%D9%88%D9%84%D8%A9-%D9%88%D8%B1%D8%AC%D8%A7%D9%84-----%D9%88%D8%B3%D9%8A%D8%A7%D8%B3%D8%A9-%D8%AE%D8%A7%D8%B1%D8%AC%D9%8A%D8%A9 3- alhayat.com/Opinion/Khaled-El-Dakheel/7739448/%D8%A7%D9%84%D8%AA%D8%AD%D9%88%D9%84-%D8%A7%D9%84%D8%B3%D8%B9%D9%88%D8%AF%D9%8A-%D9%88%D8%A7%D9%84%D9%82%D9%84%D9%82-%D8%A7%D9%84%D9%85%D8%B5%D8%B1%D9%8A 4- alhayat.com/Opinion/Jamal-Khashoggi/7715682/%C2%AB%D9%84%D9%88%D9%8A%D8%A7-%D8%AC%D9%8A%D8%B1%D9%83%D8%A7%C2%BB-%D9%84%D9%84%D9%8A%D9%85%D9%86
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!