Advert
Advert
Advert

Erbakan: İslam Birliğine adanan bir ömür

İslam’ın son din, kamil bir din ve tevhid dini olması, İlahi emir ile Müslümanların kardeş sayılması İslam Birliğinin oluşmasında ki temel taşlardır.

Erbakan: İslam Birliğine adanan bir ömür
Erbakan: İslam Birliğine adanan bir ömür admin
Ekonomik, eğitim ve etnik köken gibi farklılıklar üstünlük (üstün ırk anlayışı) ideolojisine dayanan bir sınıflaşmanın temeli olmamalıdır. Çünkü İslam milletlerinin, neredeyse kesintisiz bir şekilde, değişik şemsiyeler altında asırlarca birlik içerisinde olmaları/ yaşamaları dikkate alındığında, teorik ve pratik bakımdan ‘Birlik Yapısı’ içerisinde Müslüman devletlerin en uygun ülkeler, Müslüman toplulukların ise en uygun topluluklar olduğu hükmüne varabiliriz. I.Dünya Savaşı’ndan sonra İslam coğrafyasında ortaya çıkan devletlerin birbirleriyle ekonomik ve siyasi münasebetlerine bakıldığında bu birliğin kısa zamanda ve sıkıntısız gerçekleşmesi zaten düşünülmemektedir. Ancak İslam birlik dinidir ve köklü bir tarihi tecrube mevcuttur. Bu iki unsur üzerinden bir değerlendirme yapıldığında, çok uzun olmayan bir zaman içerisinde bu birliğin oluşması mümkündür. Bu birlik, geçmişte birkaç kez oluşturulduğuna göre, benzeri bir birliğin kurulması elbetteki mümkündür. Dolayısıyla, benzer şartların tahakkuk etmesi ile benzer bir birliğin oluşturulması mümkün görülebilir. Bir takım zorlukların çıkmasından dolayı kimse bu büyük vazifeden kaçamaz ve kaçmamalıdır. Tarihi bir tecrube olarak; 1931 Kudüs İslam Birliği Kongresi İslam Birliğinin sağlanması için yapılan ve en önemli tarihi tecrubelerden biri olarak gösterebileceğimiz toplantı; 1931 yılında gerçekleştirilen ‘Kudüs İslam Birliği Kongresi’dir. Birinci Dünya Savaşı sonrası dağılan İslam dünyasının acıları artık görülmeye başlandığı bir zaman diliminde Kudüs Müftüsü Hacı Emin El-Hüseyni’nin girişimiyle bazı İslam ülkeleri ve bölgelerinin temsilcileri 10 Aralık 1931 tarihinde Filistin’in başkenti Kudüs’te bir araya geldi. Filistin’in başkenti Kudüs’te gerçekleştirilen ve 10 gün süren İslam Birliği Genel Kongresi büyük ve hayati bir öneme sahiptir. Bu kongreye, Türkiye, Suriye, İran, Irak, Filistin, Yemen, Tunus, Trablusgarp (Libya), Mısır, Yugoslavya, Endonezya, Doğu Türkistan Cezayir, Hicaz, Rusya, Seylan, Ürdün, Kafkasya, Lübnan, Fas, Nijerya, Hindistan olmak üzere 22 ülke ve bölgeden toplam153 delege katıldı. Bu kongre hiçbir dış müdahale olmadan, “mezhep ayırımı yapılmaksızın, İslami vahdeti, İslam kardeşliğini pekiştirmek ve İslam aleminin menfaatlerini birlikte korumak” için İslam ülkeleri ve bölgelerinin temsilcilerinin iradesiyle gerçekleşmiştir. O dönemde ve o şartlar içerisinde Müslümanların kongre iradesini ortaya koyabilmesi, 17 maddelik çok önemli kararlar alabilmesi ve ismi Kuran’da geçen mukaddes belde Kudüs’te bu kongrenin icra edilmiş olması tüm abartılardan sıyrılmış bir şekilde değerlendirildiğinde bile, büyük bir hadise olduğu görülecektir. Kongrede 17 madde tüm delegasyonun imzasıyla kayıt altına alınmış, Emperyalist Batı’nın ve Siyonist tehlikenin karşısında İslam alemini bu tehlikeden koruma ve aralarında birliği ikame etmek için yapılan İslam Birliği Kongresi, daha sonraları yapılan birçok çalışmanın da temelini oluşturmuştur. İslam Birliği Kongresinin oturumunda bütün Müslümanların birliğinin sağlanmasının göstergesi olarak alınan karar çerçevesinde; Şii din alimi Muhammed El-Hüseyin Al-i Kaşif, Sünni ve Şiilerden oluşan onbin civarında ki cemaate Mescid-I Aksa’da Cuma namazı kıldırması tarihi bir olaydır. Ayrıca, Şii din alimi Muhammed El-Hüseyin Al-i Kaşif’in imamlığında Mescid-i Aksa’da kılınan Cuma namazı, ‘Şiiler ile Sünniler tarihte hiçbir zaman beraber olamadılar, ortak hareket edemediler, Şiiler, tarih boyunca her zaman Osmanlı’nın karşısında oldu’ gibi Müslümanların birliğini engellemeye dönük asılsız propagandaları yapanların sesinin kısılmasını sağladı. Daha sonra Batı’nın ve Siyonism’in müdahaleleri ve İslam ülkelerinin içerisinde bulundukları durum, kongrede alınan kararların hayata geçmesine engel olsa da, Sünni ve Şii aleminin en önemli isimlerinin Kudüs’te bir araya gelebilmeleri, İslam Birliği’nin kurulabileceğinin en büyük delili olmuştur. Erbakan ve İslam Birliği Merhum Erbakan hoca, tüm hayatını Müslümanların birleşmesine, İslam ülkelerinin her anlamda gelişmesine ve İkinci Dünya Savaşı sonrası Siyonizm tarafından Yalta’da kurulan haksız ve adaletsiz dünya nizamının yerine, Hakk’a ve adalete dayalı yeni bir nizamın kurulmasına vakfetmiş büyük bir devlet, siyaset ve bilim adamı, bir Mücahittir. İslam aleminin yakından tanıdığı Erbakan hoca, İslam Birliğinin tesisi için, Müslüman ülkelerin devlet adamlarıyla ve önde gelen alimleriyle defalarca bir araya gelmiş, Türkiye’de iktidara geldiği dönemlerde İslam Birliğinin tesisi için önemli adımlar atmıştır. En önemli icraatı; Türkiye’nin tarihi birikimine sahip çıkan bir ülke olması için ‘şuurlu bir nesil’ oluşturma çalışmıları yaparak, Türkiye’nin sosyal kodlarını değiştirecek hamleler yapmıştır. Bugün Türkiye’de milyonlarca gencin İslam Birliğini arzulaması ve bu çerçevede teşkilatlı bir şekilde çalışması bu çalışmaların bir meyvesidir. Erbakan hocaya göre, Türkiye’nin tarihine sahip çıkması konusunda önünde ki en büyük engel; ekonomik olarak Batıya bağımlılık, ideolojik olarak ise Batı taklitçiliğidir. İktidara geldiği dönemlerde, Türkiye’nin ekonomik bakımdan Batı’ya bağımlılığına son vermek için önemli iktisadi atılımlar yapmıştır. Yeni bir neslin inşa çalışması ile de Batı taklitçiliğinin önüne geçmeyi amaçlamış, Türkiye’yi aslına ve özüne döndürmeye gayret etmiştir. 1980 evveli, Erbakan’ın iktidar ortağı olduğu döneme kadar Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı’na (o zamanki ismi İslam Konferansı Örgütü’ydü) gözlemci üyeydi. Erbakan hocanın gayretleriyle Türkiye, İslam işbirliği Teşkilatı’na tam üye olmuştur. Erbakan hoca İslam Birliğinin çekirdeği (özü) olarak D-8’in öncülüğünü yapmıştır. Ona göre D-8 içerisinde bulunan 8 ülke, ekonomileri ve nüfusları bakımından İslam Birliğinin oluşmasında çekirdek kadroyu oluşturmaya en müsait ülkelerdir. Erbakan hocaya göre Yalta’da Siyonistler tarafından kurulan mevcut dünyanın değişmesi, yerine Hakk’a ve adalete dayalı yeni bir dünyanın kurulması için 5 önemli teşkilatın kurulması elzemdir; 1. İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı 2. İslam Ortak Pazarı 3. İslam Ortak Savunma Paktı 4. İslam Eğitim ve Kültür Birliği 5. İslam Ortak Para Birimi D-8 organizasyonunda, 1931 İslam Birliği Kongresinde olduğu gibi Sünni ve Şiilerin bir araya gelmesi ve ortak hareket edebilmesi İslam alemine büyük bir ümit aşılamıştır. Erbakan hocayı tek bir cümle ile ifade etmek icap ederse; O, İslam Birliğinin tesisine ömrünü vakfetmiş Mücahit bir kuldur.
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!