Advert
Advert
Advert

Suriye’de yeni süreç; El-Hatip Başbakan (mı) olacak!

Tunus’ta Muhammed Buazizi’nin kendisini yakmasıyla başlayan 21

Suriye’de yeni süreç; El-Hatip Başbakan (mı) olacak!
Suriye’de yeni süreç; El-Hatip Başbakan (mı) olacak! admin
Tunus’ta Muhammed Buazizi’nin kendisini yakmasıyla başlayan 21. YY.’ın en büyük olaylarından kabul edilen ve ismine “Arap Baharı” denen toplumsal hareket, kısa sürede tüm Arap coğrafyasını sarmış, 15 Mart 2011 Dera gösterisiyle de Suriye’ye uzanmıştır. Tunus, Mısır, Libya ve Yemen gibi ülkelerde kısa denebilecek sürede diktatörlerin devrilmesinden ilham alan Suriye muhalefeti, yerel ve uluslararası dengeleri iyi okuyamadığından uzun yıllar Esed’in devrileceğine inansa da bugün o inancı kaybetmiş durumdadır. Ayrıca Suriye’de ki halk ayaklanması kısa sürede silahlı çatışmaya dönmüş, ‘Bahar’ yerini uluslararası bir ‘Kriz’e bırakmıştır. Krize dönüşen Suriye meselesinin, güçlü devletler arasında pazarlık konusu olması ise yaşanan krizin çözüm yollarını tıkamıştır. Çözümün yollarını tıkayan bir diğer ve önemli husus ise, Suriye’de çıkan yüzlerce irili ufaklı muhalif  yapı ve bu yapıların kendi aralarında vuk’u bulan savaş halidir. Bu muhalif yapıların bir bölümü bazı isimler adı altında, bir şemsiye altında toplanmış olsa da muhalif bir birliktelik görüntüsü oluşturulamamıştır. Dera gösterisiyle başlayan Suriye Krizine müdahil olan bölge ve batı ülkeleri siyasi bir çözüm yolunu tercih etmeyi  reddetmişlerdir.  Siyasi çözüm çağrısında bulunan yetkili ve uzmanların sesleri ise çok seslilik arsında kaybolmuş, tavsiyeler havada kalmıştır. Halbuki, 15 Mart 2011 tarihinden günümüze kadar siyasi çözüm için üç önemli fırsat ele geçmesine rağmen, bu fırsatlar değerlendirilememiştir. Şimdi ise dördüncü fırsatın ele geçtiği bir dönemi yaşıyoruz. Siyasi çözüm için oluşan en önemli fırsat, BeşşarEsed’in Şam Üniversitesinde 2012 yılında yaptığı konuşma sonrası yaşan süreçtir. BeşşarEsed, 2012 yılı sonu Şam Üniversitesinde yaptığı konuşmada 11 maddelik bir  siyasi yol haritası sunmuş, Esed’in yol haritasını reddeden Suriye Ulusal Koordinasyon Kurulu ise  5 maddelik bir siyasi yol haritası ortaya koymuş, ortaya koymuş olduğu 5 maddelik yol haritasının gerçekleşmesi için bazı adımlar atılması gerektiğini belirterek bu adımları ise 9 maddede ilan etmişti. Esed’in 2012 yılında Şam Üniversitesinde yaptığı konuşmada ortaya koyduğu siyasi yol haritası şu maddeleri içermekteydi; 1-      Silahlı gruplara ev sahipliği yapan, silahlandıran ve finans sağlayan ülkeler, silahlı gruplara desteğini kesecek. Terör saldırısı düzenleyen silahlı gruplar, eylemlere son verecek. 2- Bunun akabinde biz, askeri eylemlerimizi durduracağız. Bununla birlikte herhangi bir terör saldırısına karşı yanıt verme hakkımız saklı kalacak, 3- Başta sınırların korunması olmak üzere ilk iki maddeye herkesin bağlı kalması için gerekli yollar bulunacak, 4- Hükümet, Ulusal Diyalog  Konferansı için herkesle diyalog görüşmelerine başlayacak, dış müdahaleye karşı çıkan ve Suriye’nin birliğini savunan Kapsamlı Ulusal Diyalog Konferansı için çağrı yapılacak. 5- Ulusal Diyalog Konferansı’nda belirlenecek Misak (anayasa), referanduma sunulacak, 6- Toplumun tüm kesimlerini temsil eden yeni bir hükümet kurulacak, 7- Uzlaşıyla yapılacak değişikliklerin ardından yeni anayasa, referanduma sunulacak, 8- Parlamento seçimleri düzenlenecek, 9- Anayasaya uygun hükümet kurulacak, 10- Ulusal uzlaşı için konferans düzenlenecek, 11- Tutukluların serbest bırakılması için genel af ilan edilecek, ülke alt yapısının yeniden imarı için çalışmalar başlatılacak. Esed’in bu konuşması sonrası açıklama yapan Suriye Ulusal Koordinasyon Kurulu Genel Koordinatörü Hasan Abdulazim“Suriye yönetimiyle diyaloga karşıyız; çünkü diyalog için çok geç kalındı. Bundan sonra yönetimin devri için müzakerelere başlayabiliriz” dedi. Esed’in siyasi yol haritasına ikinci ret cevabı ise konseyin sözcüsü VelidBunni’den geldi. Bunni, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamasında, “Esed’in ilan ettiği girişim, krizi sona erdirmek için gündeme gelen diplomatik çabaları engellemeyi hedeflemektedir. Amerika, Rusya ve Ahdarİbrami’nin girişiminin yolunu kesmeyi hedeflemektedir. Biz, Esed ve yönetiminin gitmeyeceği hiçbir girişimi kabul etmeyeceğiz” dedi. Esed’in teklif ettiği siyasi yol haritasına ret cevabı veren muhalifler kendi yol haritalarını açıkladı. Açıklamayı yapan Ulusal  Koordinasyon Kurulunun Şam’da yaşayan Liderlerinden MunzirHaddam kendilerinin siyasi yol haritasını  5 maddede topladı. Suriye Ulusal Koordinasyon Kurulunun sunduğu 5 maddelik yol haritası şöyleydi; 1-      Suriye Arap Cumhuriyeti’nin tamamında, tüm taraflar şiddete son vermelidir, 2- Suriye devrimi süresince tutuklanan tüm siyasi tutuklular serbest bırakılmalı ve yönetimin arananlar listesinde yer alanları da kapsayan genel af ilan edilmelidir, 3- Suriyeli mültecilerin evlerine dönüşü sağlanmalıdır, 4- Yardıma muhtaç tüm Suriyelilere insani yardım ulaştırılması sağlanmalıdır, 5- Çoğulcu demokratik sistemle sonuçlanacak siyasi çözüm için müzakereler, geçiş süreci düzenlemeleri üzerinde uzlaşıya varılmasıyla başlanmalıdır. Haddam, Suriye krizinin karmaşıklığı, bölgesel ve uluslararası güçlerin müdahil oluşu ve özellikle de ülkedeki silahlı mücadelenin karmaşıklığından ötürü zikredilen bu 5 ilkenin gerçekleşmesi için bazı adımların atılması gerektiğini söyledi. Haddam, atılması gereken adımları ise 9 madde halinde açıkladı; 1- Tüm maddeler  net bir şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra Cenevre Bildirisi üzerinde uluslararası uzlaşıya varılmalıdır. Bu durumda, Cenevre 2 Bildirisi’ne ihtiyaç duyulabilir. Uluslararası uzlaşının hayata geçirilebilmesi için Mısır, Suudi Arabistan, Türkiye ve İran’dan oluşan bölge dörtlüsünün imzalaması gerekmektedir. Bunun akabinde de Güvenlik Konseyi’nden bağlayıcı karar çıkarılmalıdır. 2- Güvenlik Konseyi, tüm Suriye topraklarında ateşkes sağlanması için karar çıkarmalı, ateşkesin güvence altına alınması için gözlem ve soruşturma gibi araçları sağlamalıdır. Suriye’deki krize doğrudan müdahil olmayan ülkelerin katılımıyla tam donanımlı barışı koruma gücü oluşturularak Suriye’ye gönderilmelidir. 3- Suriye’de ateşkesin tam anlamıyla sağlanabilmesi için geçiş sürecinde uygulanmak şartıyla Güvenlik Konseyi, hem Suriye yönetimine hem de muhaliflere silah sevkiyatının önüne geçecek bir karar çıkarmalıdır. Geçiş süreci bitiminde bu karar, sadece Suriye yönetimi için kaldırılmalıdır. 4- Siyasi çalışmalar, geçiş sürecine önderlik edecek tam yetkilere sahip bir geçiş hükümetin kurulmasıyla başlamalı, hükümete üzerinde uzlaşıyla varılacak muhalif bir isim başkanlık etmelidir. 5- Geçiş hükümetine muhaliflerin yanı sıra elleri Suriyelilerin kanlarına bulaşmamış yönetimdeki şahıslar katılmalıdır. Hükümette muhaliflerden Ulusal Koordinasyon Kurulu ve Ulusal Kurtuluş Konferansı’ndaki müttefikleri, Suriye Ulusal Koalisyonu, Suriye Demokratik Ulusal İttifak, Yüksek Kürt Kurulu temsilci bulundurmalıdır. 6- Askeri kurumların yeninden örgütlenmesi  ve güvenliği temin etmesi için geçiş hükümetine bağlı olacak geçici bir askeri konsey oluşturulmalı, askeri konseye Suriye Ordusu ve Özgür Suriye Ordusu’ndan subaylar katılmalıdır. 7- Cumhurbaşkanının tüm yetkilerinin hükümete devredilmesinden sonra anayasa ve anayasaya bağlı kurumların, tüm olağanüstü kanunların iptal edilmesiyle geçiş hükümeti, çalışmalarına başlamalıdır.  Geçiş sürecinin sonuna kadar yönetimde kalmasında uzlaşıya varılması halinde cumhurbaşkanı protokol görevlerine devam edebilir. 8- Adalet ve hoşgörü ilkesi ışığı altında ulusal uzlaşının sağlanması, güvenlik güçleri yeniden yapılandırılması, 2., 3. ve 4. ilkelerin hayata geçirilmesi hükümetin öncelikleri arasında yer almaktadır. 9- Hükümet, ülkenin yeniden imarı ve bunun için uluslararası fonun oluşturulmasıyla çalışmalarına başlamalıdır. Esed’in açıkladığı 11 maddelik siyasi yol haritası ile Muhaliflerin açıkladığı 5 maddelik siyasi yol haritası arasında ve 5 maddelik siyasi yol haritasının hayata geçirilebilmesi için açıklanan 9 maddelik ‘atılması gereken adımlar’  metni arasında ciddi bir farklılık görülmemekteydi. Dolayısıyla ‘Esed’in Şam’ı derhal terk etmesi’ ön şartı koşulmadan yönetim ile muhaliflerin bir masa etrafında toplanmalarına mani hiçbir nokta yoktu. ABD ve batılı ülkeler, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ile Baas Partisinin içerisinde ki gücünü kaybetmek istemeyenler ve muhalif grubun içerisinde ki batılıların müdahalesiyle, müzakere masasına oturma imkanının oluştuğu bir dönemde bu fırsat kaçırıldı. Esed ile siyasi müzakereye hazır olduğunu açıklayan SUK’un o dönemki başkanı Muaz El-Hatip ise hem muhalefet içerisinde ki batı yanlıları hem batılılar hem de Suud ve Körfez ülkeleri tarafından siyasi linçe tabi tutuldu. Bu linç sürecinden kısa bir zaman sonra da görevinden ayrıldı. Muaz El-Hatip görevde olduğu dönemin sonlarına yakın yaptığı açıklamalarla adeta ezberleri bozmuş, müzakere yollarının nasıl ve kimler tarafından engellenmek istenildiğini tek tek deşifre etmişti. Muaz El-Hatip Ulusal Koordinasyon Kurulu Başkanı olarak yaptığı açıklamada “Devrim devam ediyor. Vakit kazanma dönemi bitti. Fakat, benzeri görülmemiş bir kriz içerisinde olan Suriye halkı için, iyi niyet gösterisi adına siyasi çözüm ve geçiş dönemi sürecini görüşmek, daha fazla kanın akmaması için Suriye yönetiminin temsilcileriyle Tunus, Kahire ya da İstanbul’da görüşmeye hazır olduğumu ilan ediyorum” demişti. Muaz El-Hatip’in açıklamasına cevap veren Ulusal Koordinasyon Kurulu içerisindeki muhaliflerden George Sabra ‘açıklamanın Muaz El-Hatip’in kendisini bağladığını, Esed rejimi ile kesinlikle bir görüşmenin olamayacağını’ söylemişti. Muaz El-Hatip’in George Sabra’nın bu açıklamasına verdiği yanıt ise tam anlamıyla şok etkisi oluşturdu. Sabra’ya verdiği cevapta El-Hatip’in “Bazı devletler söz verdiler ama vefasız çıktılar. Bazıları, silahlı saldırı düzenleyin dedi. Fakat savaşın ortasında bıraktılar. Bazıları devrimcilere destek sözü verdi sonra ölüme terk etti. Bazıları koltuklarına kurulmuş ‘Saldırın… müzakere etmeyin’ diyor” ifadeleri hem ABD ve Batılı ülkelerin, hem de Suud, Katar ve diğer körfez ülkelerinin canını sıkmıştı. Çünkü El-Hatip bu açıklamayla oynanan oyunu deşifre etmiş, müzakere yollarının kimler tarafından tıkandığını ve engellendiğini ortaya koymuştu. Bu gelişmeler bir çok değişik muhalif grubun bir araya gelmesiyle oluşan Suriye Ulusal Koordinasyon kurulunu kendi içinde gruplara ayırmıştı. Suriye Ulusal Koordinasyon Kurulu Liderlerinden MunzirHaddam ise Muaz El-Hatib’in yanında yer almıştı. Haddam’ın bu çerçevede yaptığı açıklama ise daha üst perdedendi. Haddam’ın“üzülerek ifade ediyorum, Katar ve diğerleri, Suriye’de siyasi çözüm istemiyor. Katar, askeri çözümün Suriye’de yıkıma yol açacağını biliyor. Bundan ötürü askeri çözümü destekliyor.” ifadeleri tekrar bir sarsıntı oluşturdu. Şimdi Suriye Krizi konusunda yeni bir süreç başladı. ABD ve batılı ülkeler, 2012 yılı sonu başlayan müzakere sürecinde gösterdikleri direnci bu kez gösteremiyorlar.  ABD ve Batının Suriye konusundaki bu tavrının birçok nedeni var, ama en önemli iki neden İsrail’in güvenliği konusunda ortaya çıkan somut kaygılar ve Rusya’nın yeni dünya düzeninde yerini almış olması. Suriye’de yeni bir sürecin başladığının  ilk somut işareti  BM’nin Suriye’ye Kofi Annan, El-Ahdarİbrahimi’den sonra atadığı özel temsilcisi Staffan de Mistura’dan geldi. Staffan de Mistura BM Genel Kurulunda yaptığı sunumunda "Belirli bölgelerde çatışmaları dondurabilirsek lokal olarak buralarda politik süreci başlatabiliriz. Sonra da tedricen ulusal seviyede bir siyasi sürece ulaşabiliriz" dedi. Peki yeni süreçte neler var, nasıl bir yol haritası düşünülüyor ve müdahil ülkelerin bu sürece dair tutumları ne olacak? Eylül 2014’ün sonuna doğru ‘Yeni Suriye Çözüm Süreci’ çerçevesinde 50 civarında  mutedil muhalif grup bir araya geldi ve bir şemsiyle altında toplandı. Bu toplantının ertesi günü Muaz El-Hatip yeni süreçle alakalı görüşmeler yapmak üzere Oslo’ya gitti. Kısa bir zaman evvelde Moskova’ya gizli bir ziyaret gerçekleştiren El-Hatip’in Moskova ziyareti basında yer aldı. Ortadoğu’da kulislerde konuşulduğuna göre El-Hatip, İran’a da gizli bir ziyaret gerçekleştirecek. Türkiye’nin tutumuna göre Ankara’ya da görüşme yapmak üzere gidecek. Bu gelişmeleri aktardıktan sonra, yeni sürecin neleri içerdiğine ve kilometre taşlarına biraz değinelim. Yeni sürecin bir ayağını BM oluşturuyor. BM taraflarla (Esed ve mutedil muhalif gruplarla ve müdahil ülkelerle) görüşme yaparak siyasi çözüm yolunun önünü açmaya çalışacak. Önce tespit edilen bölgelerde ateşkes ilan edilecek, ateşkesin ilan edildiği bu bölgelerde politik süreç başlayacak. Sonra tedrici olarak diğer bölgelere de siyasi süreç başlayacak. Mutedil muhalif gruplar ile Esed yönetimi arasında koalisyon hükümeti kurulacak. Bu hükümet geçiş hükumeti olacak ve başbakanı Muaz El-Hatip olacak. Muaz El-Hatip ise çalışmalara başladı, bir iki hafta içerisinde kendi partisini ilan edecek. Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin’in en son  Türkiye ziyaretinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede bu plan masaya yatırıldı. Basına yansıdığına göre Erdoğan Putin’e, muhaliflerle Esed arasında başlayacak müzakerelere karşı çıkmayacağının sözünü vermiş. Türkiye’nin yeni başlayan bu sürece katkı sağlaması, Suriye krizinin çözümüne katkı sağlayacak olmakla beraber kendi sınırlarına dayanan bir tehdidi de bertaraf etmiş olacak.
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!