Advert
Advert
Advert

Rize’de 4+4+4 Eğitim Sisteminin çöküşü

4+4+4 eğitim sistemine geçilmesiyle birlikte tüm Türkiye’de olduğu gibi Rize’de de mevcut okulların bu sistemi kaldırmayacağı ve sistemin çöktüğü ortaya çıktı.

Rize’de 4+4+4 Eğitim Sisteminin çöküşü
Rize’de 4+4+4 Eğitim Sisteminin çöküşü admin
Son yıllarda artan okul sayısı 8 yıllık kesintisiz eğitim sistemini anca rahatlatmaya başlamıştı ki, ardından getirilen 4+4+4 sistemi ise özellikle öğrencileri mağdur etmekten öteye gitmedi. Bina sayısını, sınıf sayısını arttırmadan, temeli hazırlanmadan geçilen 4+4+4 sistemi, çöküşünü gösterdi. Rize’de de bu yıl birçok okul bu sistemi kaldırmayınca, olan öğrencilere oldu. Özellikle İmam Hatip bölümünü tercih eden öğrencilere yapılmaya çalışan güzellikler, diğer öğrencileri mağdur etmekten, ötekileştirmekten ve ortaya ayrımcılık çıkartmaktan başka bir işe yaramadı. 2014-2015 Eğitim-Öğretim sezonunun ilk haftasında Çayeli Vakıfbank Lisesi’nden sesler yükseldi. İmam Hatip Ortaokulu binası ile Çayeli Lisesi binasının yer değiştirilmesi öğrenciler ve veliler tarafından tepkiyle karşılanarak eyleme dönüşmüştü. Ardından Çay İlkokulunda yine veliler karşı karşıya getirilmiş ve referanduma gidilerek, sabahçı-öğleci sistemi velilerin oylarıyla korunmuştu. Ali Metin Kazancı Rize Lisesi’ne yerleştirilen İmam Hatip öğrencileri, sınıfsız koridorlarda dolaplarla çevrilen alanda ders görmeye çalışıyor… Bu gibi sorunların üzerine bu kez Hasan Sağır Anadolu Lisesi’nde yaşanan sorun eklendi. Üstelik basına yansımayan 1 haftalık bir süreç vardı ve öğrenciler bu 1 hafta boyunca sabrederek problemin giderilmesini beklemişler verilen sözler üzerine ancak ikinci haftanın başında da aynı sorunun devam ettiğini görünce protesto kaçınılmaz olmuştu. Ancak şu an o okuldaki durum öyle bir noktaya getirildi ki, sanki Anadolu Lisesi öğrencileri ve velileri İmam Hatipli öğrenciler ve velilerle karşı karşıya geldiler de, liseliler imam hatip öğrencilerini okullarında istemiyorlar intibası uyandırılmaya çalışılıyor. Oysa hayır, o gün orada protesto eylemi yapan gençlerin sorunu okullarında imam hatipli çocukların olması değil. O çocuklara 15-20’li sınıflarda eğitim hakkı tanınırken, kendilerinin 70-80 kişilik sınıflarda, konferans salonuna ve laboratuarlarda ders görmek zorunda bırakılmalarıydı. Üstelik bu öğrenciler okulu sınavla, aldıkları puanlarla kazanmışlardı. Birçoğu son sınıf öğrencisi ve bu yıl üniversiteye hazırlanacakken, 1 hafta boyunca ders işleyemeden, film izleyip sohbet etmek zorunda kaldılar. Valiliğe gidip dertlerini anlatmak istediler ama muhatap bulamadılar. Ertesi gün ise bu kez İmam Hatipli öğrencilerin velileri okulda protesto yaparak Vali’ye çıkıştılar. Çocuklarını bir sonraki haftaya kadar okula göndermeme kararı aldılar. Bir velinin yaptığı açıklama çok vahim; “Bu çocuklar 40 kişilik sınıflarda mı okuyacaklar?” diye soruyor veli ve kendi çocuklarının imam hatipli olduğu için hor görüldüğünü savunuyor. Senin çocuğunun 40 kişilik sınıfta okumasını istemiyorsun da, diğerinin çocuğunun 70-80 kişilik sınıfta ders görmesini umursamıyorsun. Böyle bir ayrımcılık, böyle bir çifte standart talep etmek mümkün müdür? Yaptığımız haberlerdeki yorumlarda olayı 28 Şubat sürecine bağlayanlar bile var. Asıl mağduriyeti o dönem başı kapalılar ve imam hatipliler yaşadı diye, bugün ortaya çıkan ve bu kez imam hatipli olmayan öğrencilerin yaşadıklarını mübah gören yorumlar yapıldı. Ancak kimsenin sistemi sorgulamak aklına gelmiyor. “Benim çocuğum rahat etsin, gerisi beni ilgilendirmez” mantığında anlaşılan bazı veliler. Bir dedikodu da bu okulda okuyan öğrencilerin imam hatiplilere hakaret ettikleri, çocuklara sigara hatta bonzai uzattıkları yönünde. Bunun araştırmasını Milli Eğitim yapsın ama hakarete gelince, o gün eylem boyunca benim gördüğüm tek hakaret bir imam hatipli öğrencinin bayan velisinin, eylem yapan çocuklara “imansız, din düşmanları” diye bağırması oldu. Maalesef imam hatipli ailelerin bu gençlerin derdini anlamaya çalıştığını görmedik. Varsa yoksa kendi çocukları… Okul bahçesinde teneffüse çıkan birkaç imam hatipli öğrenci yanımıza gelip bizimle sohbet ederken, “bu okuldan gitmesi gereken birileri varsa onlardır” dediğine şahidim. Daha 10-12 yaşındaki çocuklar, 16-18 yaşındaki ağabeyleri, ablaları için neler düşünüyorlar. Üstelik camlara çıkıp “yuh” diye bağırmalarını ve laf atmalarını saymıyorum. Ders esnasında oldukları sırada onları, camlara çıkmaları konusunda kışkırtan kişileri de çok merak ediyorum. İşte sistemin geldiği nokta bu maalesef. Çöken 4+4+4 eğitim sistemi, okullarda imam hatipli olan ve olmayan öğrencileri karşı karşıya getiriyor. Aynı şekilde velileri de karşı karşıya getiriyor. Sistem sanki 28 Şubat sürecinin intikamını almak istiyor gibi bir algı oluşturuluyor. Rize Valisi ve İl Milli Eğitim Müdürü ne iş yapıyor çok merak ediyorum. Okullarla ilgili bir fizibilite çalışması yapmadan, yaz boyu yan gelip yatıp, eğitim başladığında hiçbir sorunu çözmeden insanları bazı şeylere mecbur bırakırsanız olacağı budur. Bu şekilde Rize’nin eğitim çıtasının yükselmesini çok beklersiniz. Eğitim herkesin hakkıdır. Eşitlik ilkesine dayalı olarak, bu gencecik beyinleri ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, bölmeden onlara eşit bir şekilde eğitim hakkını vermek, yetkililerin görevidir. Dilerim bu görevlerini de vicdan ve adalet ilkesi çerçevesinde yerine getirirler.
Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Güçlü Lider Güçlü Meclis İçin Doğrusu Ak Parti
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!
Artık yalnız değilsiniz, Rize’nin bir rehberi var!